Avatar: The Last Airbender'dan sonra bende hayal kırıklığı yaratan bu seri, 14 Nisan 2012'de gösterimine başlamıştı.
Senarist ve yapımcıları The Last Airbender'dan da tanıdığımız Michael Dante DiMartino ve Brian Konietzko.
Bu seri Aang'in serisindeki yıldan tam 70 yıl sonrasında geçiyor. Tabii ki Aang ölmüş, yeni bir bedende Avatar ruhu can bulmuştur - ki bu da havadan sonra su elementi geldiğine göre, su kabilesindedir. Baş kahramanımız Korra, bana göre oldukça itici bir karaktere sahip oldukça saftirik bir Avatar. Tamam, bir Aang değil ama bir insan bu kadar da salak olamaz dedirtiyor her seferinde. Bir hava bükücünün bilgeliğine sahip olsun demiyorum ama en azından Avatar olarak ağırlığı olur insanın değil mi? Kızın aklı beş karış havada.
Neyse ne diyordum. İlk sezonda (Book 1: Air), Aang ve Ateş Ulusu Lordu Zuko, dört ulusun insanlarını bir araya getirerek başkenti Cumhuriyet şehri olan, United Republic of Nations yani Birleşmiş Milletler Cumhuriyeti'ni kurduğunu öğreniyoruz. Tabii Aang'in zamanına göre bayağı bir gelişme de olduğunu görüyoruz; sokaklarda arabalar vs. Aang ve Katara'nın evlenip 3 çocuk yaptıkları bilgisini de aldıktan sonra; Toph'un demir bükmeyi öğretmek için bir akademi kurduğunu zaten The Promise: Part 1'de görmüştük, polislerin de metal büktüğünü ve Toph'un polis müdürü bir kızı olduğunu öğreniyoruz.
Aang'in ve Katara'nın 3 çocuğundan sadece birisi hava bükebiliyor ve kendisi 3 çocuğuyla beraber Cumhuriyet şehrinde yaşıyor. Avatar Korra da önceki hayatlarında olduğu gibi diğer elementlerde de ustalaşmak için eğitim aldığından, Cumhuriyet şehrine hava bükmeyi öğrenmek için yola çıkıyor. Cumhuriyet şehrinde ise bükücülerin güçlerini ellerinden alan bir topluluk türemiş ve halkı giderek bükücüler ile bükücü olmayanlar olarak bölmeye başlamışlardır.
İlk sezon; bu bükücülük alan topluluğun arkasında olup bitenler, Korra'nın salak olduğundan ötürü bir türlü hava bükmeyi becerememesi ve pro-bending denilen bir spor etrafında dönüp duruyor. Son bölümlere kadar oldukça sıkıcı bir sezondu.
İkinci sezon ise (Book 2: Spirits), ilk sezonun bittiği yerden 6 ay sonrasından başlıyor. Bu sefer de Korra, Avatar ruhu ve ruhlar alemi hakkında daha çok uzmanlaşmak için akıl hocası Tenzin'i kullanılmış bir mendil gibi bir kenara atıp, amcası Unalaq'la çalışmak ister. Fakat Unalaq, Korra'nın sandığı gibi ona bir şeyler öğretme derdinde değildir.
Adı üstünde, ruhların anlatıldığı bu sezonda Korra sayesinde Avatar döngüsünün nasıl başladığını, yani ilk Avatar'ı öğreniyoruz. Ruhlar ve insanlar dünyasının nasıl ayrıldığını ve tekrar Korra'nın ne kadar salak olduğunu görüyoruz. Veee Zuko'nun amcası Iroh'u da bu sezonda tekrar görüyoruz.
Aang'in serisindeki komik karakterimiz Sokka'yken bu seride aynı rolü Bolin üstlenmiş gibi görünüyor. Adamın yalnızlığı beni öldürüyor derken ikinci sezonda o kadar karakter arasından bulduğu kızla Bolin, trajikomik karakterler arasında gönlümde taht kurdu resmen. Bir de Bumi ve Meelo'yu unutmamak lazım.
Toplamda 52 bölüm ve 4 kitaptan (aynı zamanda 4 sezondan) oluşacağı planlanmış, şimdiye kadar 2 kitap ve 26 bölümü yayınlandı.
Ben iki sezonun sonunu da beğenmedim açıkçası. Yayınlanan 26 bölümden en sevdiğim 2 bölüm, ilk Avatar Wan'ın hikayesinin anlatıldığı, 19. ve 20. bölümlerdi.
Bunun dışında 3. sezonun adının Book 3: Change olacağı açıklandı ve bu sezon 13 bölümden oluşacak.
Çizgi filmin dışında ilk sezonun (Book 1: Air) çizgi romanı şeklinde kitaplar da var. Revolution 1-6 arası bölümleri, Endgame ise 7-12 arası bölümleri içeriyor. Yalnız kitaplar linklere tıkladığınızda göreceğiniz üzere benim yaşımdakilere pek de hitap etmiyor.
Bunun dışında 3. sezonun adının Book 3: Change olacağı açıklandı ve bu sezon 13 bölümden oluşacak.
Çizgi filmin dışında ilk sezonun (Book 1: Air) çizgi romanı şeklinde kitaplar da var. Revolution 1-6 arası bölümleri, Endgame ise 7-12 arası bölümleri içeriyor. Yalnız kitaplar linklere tıkladığınızda göreceğiniz üzere benim yaşımdakilere pek de hitap etmiyor.
Gelecek 2 sezondan da çok umutlu değilim açıkçası. Yine de izler misin derseniz, izlerim. Çünkü merak ediyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder