17 Aralık 2013 Salı

Hiiro no Kakera

Bunu daha önce yazmamış olmama oldukça şaşırdım çünkü en sevdiğim animelerden biridir. Yani eğer benim gibi romantizm manyağı bir kızsanız bunu gözden kaçırmak mümkün değil zaten.


Hiiro no Kakera, bir diğer adıyla Scarlet Fragments; ilk olarak 2006'da satışa sunulan bir otome oyun - yani kadınlara yönelik bir oyun olarak ortaya çıkmış. 
Ek bir bilgi olarak otomelerde bir kadın karakterin, bir çok erkek karakterle ya da bazen kız karakterlerle romantik ilişkiler kurmasını sağlıyorsunuz; sonra tabii hepsiyle karakterinizin farklı bir sonu oluyor, o sona ulaşınca da oyun bitiyor zaten. 



2012 Nisan'ında bu otome oyun, animeye uyarlanarak Haziran'a kadar devam etmiş. Anime tam olarak 2 sezonda bitirildi ve her sezon 13'er bölümden oluşuyor. İkinci sezon olan Hiiro no Kakera: Dai ni Sho 2012 Ekim'inde yayınlanmaya başlayıp Aralık ortasına kadar sürdü. Ben Haziran'dan Ekim'e kadar nasıl bekledim, ah ah...

Konusuna gelecek olursak da Tamaki, annesi ve babası yurtdışına gidince küçükken de gittiği büyükannesinin yaşadığı küçük bir köye gider. Büyükannesinin onu karşılaması için yolladığı kişiyi beklerken dağ eteğinde yürümeye başlar ve birden karşısına küçücük yuvarlak bir cisim çıkar ki bu cismin kolları vardır ve konuşabiliyordur! Tamaki ona bakarken birden karşısına 3 tane gölge gibi garip cisimler çıkar ve kaba bir adam onu kurtarır. Yakın zamanda Tamaki, bu garip olayların neden çevresinde döndüğünü anlayacaktır.


Resmen her zevke hitap eden bir erkek karakter yapmışlar gibi geldi. Mahiro, Takuma, Shinji, Suguru ve Yuichi birbirlerinden farklı ve bir o kadar da benzer gariplikte karakterlere sahip. Mahiro oldukça komik, Takuma çok sert ve bir o kadar da yakışıklı ama benim favorim Yuichi. Nedenini ben de anlamadım ama Yuichi'ye ayrı bir sempatim vardı izlerken de.

İyi etmişler de oyunu animeye uyarlamışlar, hem görsel olarak hem manevi olarak doyuyorsunuz. Müzikleri de bir o kadar güzel ki Shuhei Kita ve Fujita Maiko'nun sesine aşık olmamak elde değil. Favorim ise ilk sezonun açılış şarkısı "Nee".


İlk sezonda romantizm olsa da çok doyurucu değil lakin ikinci sezon romantizmi doruklarda yaşıyorsunuz. Türk usulü kız kaçırma bile var deyip spoiler vereyim bari :p

Bir de her bölüm sonu aşk itirafları oluyor, ne yalan söyleyeyim daha önce hiç bir 2 boyutlu karakterden aşk itirafı almamıştım. Canlarım benim, ben de sizi seviyorum; Yuichi senin yerin ayrı tabii ahahah



Animeyi izlemediyseniz mutlaka izleyin, en azından bölüm sonlarındaki aşk itiraflarına bir bakın da iç geçirin derim. 
Türkçe çevirisi turkanimede mevcut fakat çeviriyi çok beğendiğimi söyleyemeyeceğim.

Anime boyunca en sevdiğim sahneyi izlemek için tıktık 
Favorim olan açılış şarkısını da hemen alta ekliyorum. 
İyi seyirler!


16 Aralık 2013 Pazartesi

Absolute Boyfriend


Uzun zamandır derslerdi şuydu buydu derken blogu ihmal ettiğimi farkettim. Ama bu süre içerisinde de deli gibi manga okuduğumu belirtmem gerek.

Geçenlerde yoğun olarak depreşen ders çalışmama isteğimle beraber tamamlanmış romantik manga arayışlarına girdiğimde keşfettiğim bir manga oluyor Zettai Kareshi namı diğer Absolute Boyfriend.
Yuu Watase'nin bu mangası Mart 2003 ve Şubat 2005 arası yayımlanmış. Toplamda da 6 cilt, 33 bölümden oluşuyor. 2008'de Japonya'da Zettai Kareshi adıyla, 2012'de ise Tayvan'da Absolute Darling adıyla yayınlanmış dizileri de var lakin ben dizilerini izlemedim. Dizi izlemek biraz canımı sıkıyor sanırım, animelere oranla daha uzun sürdüklerinden olsa gerek bir süre sonra uykum gelmeye başlıyor.


Mangaya dönecek olursak, Riiko Izawa adında bir genç kızın başına gelenler anlatılıyor. Hiç erkek arkadaşı olmamış Riiko, sevdiğini itiraf ettiği her erkek tarafından hep reddedilmiştir. Bir gün eve giderken yerde bir cep telefonu bulur ve sahibi olan pazarlamacıya iade eder. Pazarlamacı adam da karşılık olarak ne istediğini sorar, o da bir erkek arkadaş istediğini söyler. Adam da ona çalıştığı şirketin sitesi olan Kronos Heaven'a girmesini söyler. Riiko siteye girer ve hayalindeki erkek arkadaşın özelliklerini tek tek seçer. Bunun saçma bir oyun olduğunu düşünerek yaptığı seçimlerden sonra bilmeden bir erkek arkadaş sipariş eder. Ertesi gün, kapısına yakışıklı bir erkek arkadaş teslim edilir. Sonrası da olaylar, olaylar...


Night olsun, Soshi olsun çok sağlam karakterler. Yani ikisinden birisini seç deseniz, seçemem. İkisinin de yeri ayrı. Riiko'ya hak veriyorum açıkçası.

Bu manga hakkındaki duygularımı açıklamaya kelimeler yetmiyor. Çok dokunaklı, çok romantik, çok güzel. Yani son bölümleri okurken gözyaşlarımı tutamadım. Benim için hiç bir zaman unutamayacağım bir manga, yeri çok ayrı bende. 


Mangareader ve mangafoxta bütün bölümleri mevcut. Maalesef Türkçe çevirisi yok ama bu hiç çevirilmeyecek anlamına da gelmiyor sonuçta.

Eğer ki romantizmi seviyorsanız, sonuna kadar bu mangada olduğunu söyleyebilirim. Bence bu manga için söylenebilecek çok fazla bir şey yok, çünkü gerçekten çok güzel ve eğer gerçek bir shoujo severseniz çok şey kaçırıyorsunuz. 
Okumadıysanız bir an önce okumalısınız!


2 Aralık 2013 Pazartesi

Watashi ni xx Shinasai

Okuduğum ilk Ema Tooyama mangası olan Watashi ni xx Shinasai, 2009'da yayınlanmaya başlamış ve halen devam etmekte olan bir manga. 


Konusu biraz farklı, farklı olduğu için de hoşuma gitti. Yani doğa üstü güçler barındırmayan bir okul mangasından beklenebilecek farklı bir konuya -en farklı demiyorum- sahip diyebilirim. 

Kısacık bir konu yazacağım bu sefer: Himuro Yukina, keskin bakışlara ve oldukça soğuk bir tene sahip olduğundan, okuldaki diğer insanlar tek bir bakışıyla öleceklerini zannetmekte ve ondan korkmaktadırlar. Kitami Shigure ise okulun en mükemmel ve yakışıklı çocuğudur. Her ikisinin de bir sırrı vardır ve sıradışı aşk hikayeleri başlamak üzeredir.


Serideki başrol erkek karakter Kitami'ye bayılıyorum. Gerçi Yukina'nın kuzeni Akira da hiç fena değil, pek bir şeker.


İçerisindeki renkli çizimler de cabası. Gönlümde resmen taht kurdu bu çizimlerle. 

Şimdiye kadar 12 cildi çıkmış bulunmakta. 51. bölüme kadar da İngilizce çevirileri mangafox ve mangareaderda var. Henüz Türkçe çevirisi ise maalesef yok.

Biliyorum henüz Türkçe çevirisi olmayan bir çok mangadan bahsediyorum ama Türkçe çevirisi olan manga sayısı henüz çok az ve bir çoğu shoujo değil maalesef. Doğal olarak elimizde iki seçenek kalıyor: Ya çevrilmesini bekleyeceğiz ya da İngilizcesini okuyacağız. Ben tercihimi ikinci şıktan yana kullandım çünkü dizi ya da anime izlemektense kendimi hep manga okurken buluyorum, sanırım beni en çok tatmin eden hobim de bu.

Umarım bir an önce bu manganın da Türkçe çevirisini yaparlar. Gerçekten konusu değişik, çizimleri güzel bir manga. Shoujo severlerin sıkılmadan, bir çırpıda okuyacaklarından eminim! 

İyi okumalar!